Çok çabuk unutuyoruz!
Biz, "Asrın felaketi" olarak nitelendirilen 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'ni dahi unutmadık mı?
Binlerce insanın hayatını kaybettiği, evlerinden ve yurtlarından olduğu Marmara Depremi'nin acı görüntülerini unutmadık mı?
Aradan geçen 21 yıla karşın, depreme karşı alınması gereken önlemler ne yazık ki tümü ile hayata geçirilemedi.
Marmara Depremi’ne benzer bir facianın yeniden gerçekleşmesi, yani tarihin yeniden tekerrür etme ihtimali halen güncelliğini korumuyormu?
Depremin yanı sıra oluşacak dev dalgaların yıkımlara ve can kayıplarına yol açacağı bilim insanları tarafından sürekli vurgulanıyor.
Deprem ve tsunami gibi olası felaketlere karşı, halkımız yeterince eğitiliyor mu?
7’den 70’e herkesin eğitilmesi gerekmezmi?
Özellikle de okullarda uygulamalı eğitim yapılması gerekmez mi?
Okullarımızda, yangın, sel, deprem, kaza,vs eğitimleri verilmeli, ama bu eğitimler göstermelik olmamalı.
Sürekli yeşil alanları ve/veya tarım alanlarını yapılanmaya açarak, deprem gerçeğinden nasıl korunacağız?
Olası depremler için daha ‘deprem toplanma alanlarına ihtiyacımız yok mu?
Kaçak, projesiz, dayanıksız yapılara izin verilmemesi gerekmez mi?
“İmar Barışı” denilen uygulama, tam olarakbir safsata değil de nedir?
Dere yataklarına, patates-pancar tarlalarına,heyelan yamaçlarına, kısacası yapılaşmaya elverişsiz olan alanlara binalar dikmek, hangi akla mantığa sığar?
Deprem bölgelerinde yer alan şehirlerimizeait bütün imar planlarının yeniden ele alınması ve olası felaketlere göreyeniden revize edilmesi gerekmez mi?
Yukarıda sıraladığım soruların yanıtı;bilim adamlarında, akademisyenlerde, uzmanlarda…
Onlar da olası felaketlere yönelik tespit, öneri ve uyarılarını yıllardır ısrarla gündeme getiriyorlar, ama dinleyen kim?
Uyarıları da önerileri de dikkate alıp planlayacak,yasalaştıracak, yaşama aktaracak olan siyaset kurumu değil midir?
Kentlerin İmar Planlarında ‘tadilat’ adıaltında hiç mi yanlışlık yapılmıyor?
‘Tadilat’ adı altında yapılan düzenlemeler, üst olan yetkili ve etkili makamlarca yeterince mercek altına alınıyor mu?
Çocukluk yıllarımda, İzmir’de çok depreme maruz kaldım, şükrüler olsun kazasız-belasız atlattım.
İzmir’de 30 Ekim Cuma günü 6.9 şiddetinde meydana gelen ve 25 saniye süren depremden daha feci bir deprem hatırlamıyorum!
Şu an itibariyle hayatını kaybedenlerin sayısı 95 'e yükseldi, yaralıların sayısı ise 994'e ulaştı.
Acımız büyük, ancak aradan birkaç ay geçtikten sonra yine unutacağız.
###
Aliağa hızla gelişen bir sanayi bir kenti.
2010 yılında birkaç arkadaş toplandık ve Aliağa Arama Kurtarma Derneğini (ALKUD) kurduk.
ALKUD’da ilk yardımdan tutun da yangın söndürmeye kadar alanında uzman birçok arkadaşımız yer alıyor.
ALKUD, kendi imkanlarıyla ayakta durmaya çalışıyor.
Şu an İzmir’de devam eden arama-kurtarma çalışmalarında, ALKUD’dan da 4 arkadaşımız yer alıyor; oradaki vatandaşlara ve ekiplere yardımcı oluyor.
Diğer üyeler de AFAD’ın talimatı doğrultusunda, görev için hazırda bekliyor.
ALKUD, faaliyetlerini yürütmek ve etkinliğini güçlendirmek adına uzun zamandır yer ve malzeme desteği için çağrıda buluyor, ama hiç kimse sesini duymuyor!
Aliağa Kaymakamı Sayın Ömer Karaman’a, Belediye Başkanımız Sayın Serkan Acar’a, siyasi partilerin ilçe başkanlarına ve ilçemizde faaliyet gösteren bütün STK’lara sesleniyorum: Lütfen ALKUD’a sahip çıkın!
Aliağa bir ilçedir ama Türkiye’deki birçok vilayetten çok daha önemli bir konumdadır.
Bu nedenledir ki, ALKUD’un ihtiyaç duyduğu destek verilmelidir.
###
Çin atasözü şöyle der;
Bir yıl sonrasını düşünüyorsan pirinç ek
On yıl sonrasını düşünüyorsan meyve fidanı dik
Yüz yıl sonrasını düşünüyorsan insan eğit....