Türk milleti, tarih boyunca nice destanlara imza atmış, bayrağını yere düşürmemek için gerektiğinde canını, kanını ortaya koymuştur. Bu uğurda şehitlik mertebesine ulaşanlar, milletimizin baş tacıdır; gazilerimiz ise bu toprakların yaşayan kahramanlarıdır. İşte 19 Eylül Gaziler Günü, bu asil milletin kahraman evlatlarına duyulan minnetin ifadesidir.
Gazilik, sadece bir unvan değil; cesaretin, fedakârlığın ve vatan aşkının şanlı bir nişanesidir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, Sakarya Meydan Muharebesi’nin ardından verilen “Mareşal” rütbesi ve “Gazi” unvanı, aslında Türk milletinin bu kavrama yüklediği anlamı en güçlü şekilde ortaya koymaktadır. Çünkü bu millet için gazi olmak; toprağa, bayrağa, namusa sahip çıkmanın sembolüdür.
Bugün, huzur ve güven içinde yaşıyorsak; bu, şehitlerimizin kanı, gazilerimizin fedakârlığı sayesindedir. Gazilerimiz, sadece geçmişin değil; aynı zamanda geleceğin de teminatıdır. Onların hatıraları, gelecek nesillere milli bir miras olarak aktarılmalı, her daim baş tacı edilmelidir.
Milliyetçi bir duruş, gazilerimizi sadece anmakla yetinmez; onların ideallerine sahip çıkmayı, uğruna savaştıkları değerleri yaşatmayı da gerektirir. Vatan sevgisini, bayrak sevdasını ve millet bilincini diri tutmak, gazilerimize verilecek en büyük selamdır.
Bu vesileyle, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere; vatan uğruna mücadele etmiş tüm gazilerimizi saygı, minnet ve şükranla anıyorum. Şehitlerimize rahmet, kahraman gazilerimize sağlıklı ve huzurlu bir ömür diliyorum.
Unutmayalım:
Gaziler, bu milletin yaşayan destanlarıdır.