Anadolu’nun mayası, bin yıldır aynı değeri taşır: kardeşlik. Bu topraklarda farklılık değil, zenginlik vardır. Gönül coğrafyamızda Alevi’siyle, Sünni’siyle, Bektaşi’siyle, Türkmen’iyle hepimiz aynı sofranın lokmasını bölüştük, aynı ezanı, aynı nefesi, aynı duayı paylaştık. İşte bu kadim kardeşliğin bir nişanesi daha, 11 Ekim’de Hacıbektaş’ta hayat buluyor.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 15 yıl önce kendi imkanlarıyla satın alıp Horasan Erenleri Dernekler Federasyonu’na hibe ettiği arsa üzerinde yükselen Hacıbektaş Horasan Erenleri Cemevi Külliyesi, yalnızca bir yapı değil; gönülleri birleştiren bir köprü, birlik ve beraberlik adına dikilen bir anıttır.
Yaklaşık 307 metrekarelik cem salonu, 160 kişilik çok amaçlı toplantı salonu, 50 araçlık kapalı ve 15 araçlık açık otoparkı, sanayi tipi mutfağı, kurban kesim alanı, gasilhanesi, misafirhanesi ve atölyeleriyle külliye, hem maneviyatın hem de toplumsal dayanışmanın merkezlerinden biri olmaya aday. 50 yatak kapasiteli misafir odalarıyla da Anadolu misafirperverliğini en güzel şekilde yansıtıyor.
Bu eserin arkasında, gönül birliğine inanmış bir irade, ötekileştirmeyi reddeden bir anlayış var. Devlet Bahçeli’nin “insanı yaşat ki devlet yaşasın” şiarıyla hareket eden bu jesti, siyasi bir hamleden öte, toplumsal barışa adanmış bir gönül işidir. Anadolu’nun Hacı Bektaş-ı Veli’siyle, Mevlânâ’sıyla, Yunus’u ile yoğrulmuş hikmetine yaraşır bir duruş sergilemiştir.
Bugün, ülkemizin en çok ihtiyaç duyduğu şey kardeşliktir. Alevi’siyle Sünni’siyle, hepimiz aynı vatanın evlatlarıyız. Aynı bayrağın gölgesinde, aynı ezanla, aynı dualarla biriz. Bu topraklarda Alevi-Sünni yok; Türkiye vardır, millet vardır, insanlık vardır.
Horasan Erenleri Cemevi Külliyesi, işte bu anlayışın somutlaşmış halidir. Bu yapı, bir taş, bir duvar değil; gönüllerden örülmüş bir “birlik duvarı”dır.
Devlet Bahçeli’ye bu anlamlı jesti için gönülden teşekkür etmek gerekir. Çünkü bu adım, siyasetin ötesinde bir gönül hizmetidir. Hem Hacıbektaş’ın hem Türkiye’nin gönül hanesinde uzun yıllar yankılanacak bir hayır eseri olmuştur.
Bir kez daha hatırlatmakta fayda var:
Alevi Sünni kardeştir, ayrım fitnedir.
Bu kardeşlik yaşasın ki, Anadolu’nun ışığı hiç sönmesin.

