Yasin Uğurtaş

Yasin Uğurtaş

Neremiz doğru ki?

Hızlı mıyım?

15 Haziran 2025 - 16:18

Radarlı hız uygulamaları zaman zaman gündeme gelmekte, cezalar artınca da "yandım anam" nidalarıyla ayyuka çıkan serzenişlerle gündemde yerini hep alıyor. Algı ise “devlet  tuzak kuruyor” oluyor. Bu konuyu irdeleyelim, bakalım ne çıkacak sonunda, kim haklı?             

Radarlı hız uygulamaları dünyanın birçok ülkesinde değişik yöntemlerle sürdürülmektedir. Bizde ise bu uygulamalar (Polis bölgesi) Trafik Denetimlerinde ve Trafik Kazalarında Alınacak Önlemlere İlişkin Yönerge hükümlerine göre; Tek Yöne Tek Ekiple Radarla Hız Denetimi  , İki Yöne İki Ekiple Radarla Hız Denetimi, Çevirme Ekibi Olmaksızın Radar Ekibince Bizzat Yapılan Hız Denetimi, Gece Yapılacak Radarla Hız Denetimi şeklindedir. Genel olarak bu denetlemeler de çevirme ekibi ,sabit cihazlarla ,seyir halinde ekiple yapılabilir. Bu denetimler, Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Trafik Yönetmeliğinde öngörülen veya varsa Karayolları Genel Müdürlüğü, UKOME veya İl Trafik Komisyonlarınca o yol kesimi için belirlenmiş hız limitlerinin aşılıp aşılmadığı ve diğer trafik kural ihlalleri hakkında da gerekli yasal işlemler yapılır. Yine gelişmiş kamera sistemleri ile de uygulamalar yapılmaktadır. TEDES (Trafik Elektronik Denetleme Sistemleri) ve EDS(Elektronik Denetleme Sistemleri) bu uygulamalar, kronometre veya değişik usullerle de ölçülerek tespit edilebilir hükmü gerekçesiyle hız koridoru şeklinde  denetimle, bir aracın giriş yaptığı noktadan çıktığı nokta arasındaki ortalama hızı hesaplamalarla da yapılabilmektedir.         

Peki, hız uygulama yerleri nasıl seçilir? Ekiplerin hız etütleri sayılı yapılarak o mahaldeki hız ortalamaları çıkarılarak, araç cinslerine göre o yol kesimi için Karayolları Trafik Yönetmeliğinde belirlenen limitlerin üzerinde olduğunun anlaşılması halinde planlamalar yapılır. Amaç nedir? Yol kullanıcılarının trafik kuralı ihlalleri ile bu kural ihlalleri sonucu meydana gelen trafik kaza yerlerinin tespiti ve akabinde planlamalarla başta hızdan kaynaklı kaza yerleri yani kara noktaları tespit etmektir.               

Bu uygulamalar ise yola, şehir içi, yerleşim yeri içinde, yerleşim yeri dışında, şehirler arası çift yönlü ve bölünmüş karayollarında  ,otoyollarda 2918 sayılı kanunun 51. maddesine göre cezai işlemler yapılmaktadır. Yönetmelik 100’e göre ise hangi yolda hangi araç sınıfına göre belirlenen limitler belirlenmiştir. Bu hız limitleri belirlenirken idare;;yerleşim yeri içinden geçen bölünmüş devlet ve il yolları ile belediyelerin yapım ve bakımından sorumlu olduğu, taşıma kapasitesi yüksek, can ve mal güvenliği açısından gerekli tedbirlerin alındığı, yaya geçişlerinin alt ve üst geçişlerle sağlandığı bölünmüş karayollarında araç cinsleri için ayrı ayrı olmak üzere hız sınırlarını 32 km/s’e, yerleşim yeri içinde bulunan diğer bölünmüş karayollarında ise 20 km/s’e kadar artırmaya yetkilidir. Hız uygulamalarında belirlenen hızın %10 nispetinde artışta cezai işlem uygulanmaz. (Örnek İzmir Anadolu Caddesi 82 ve Haydar Aliyev Bulvarı 70)

Sevgili okurlarım, neden mevzuata girdim.! sebebi, zemini oluşturup nerede yanlış  yaptığımızın altını doldurmaktır. Sürücü olarak bu hususları bilmek zorundayız. Sürüş esnasında trafiği yöneten trafik işaret levhalarıdır. Bu levhalarda kafa karışıklığı yaratılmaması gerekir. Son dönemde özellikle sosyal medya ve diğer platformlarda, görsel basında çok gündem olan konu tam da budur.110’dan 90,70 ,50 veya 90’dan birden 70’e, 50’ye düştü. Tabelalara göre nasıl birden düşeyim? Yaya geçidi var, karşısında yolu yok, çok, çok sık levha değişikliği var, tam viraj çıkışı radar ekibi var, dümdüz yol burada kaza mı olur, radar ekibi saklanmış… serzenişleri değil midir? Özü ise "devlet tuzak kuruyor, amaç kazayı azaltmak değil, ceza yazmak  bu zulümdür” diyenlerle doldu etrafımız veya çaldı telefonlarımız. En büyük kafa karışıklığı da otomobiller için  çift yönlü  yollarda 90 km hız iken, bölünmüş yollarda 110 km olmasıdır. Bu şehirler arası yollarda böyledir. Şehirler büyüdükçe yol yapıları da değiştirdiğinden, mücavir alanda kalan yollarda da 110 ile gidilmeli algısını oluşturmaktadır. Sürücüler, araçların kadranlarının yükselmesi karşısında yolun ve mahallin hızın uygun olmamasından çelişkiyse kafa karışıklığını artırmaktadır.        

Kim haklı? İdare, hızdan kaynaklı kazaları azaltmak zorundadır. Bu hem can hem de mal varlığını korumak için elzemdir. Hal böyle iken eleştirilere kulak tıkamamak lazım. Bu algıyı yenmenin en iyi yolu budur!!! Çözüm ne midir? Ne yapmalı, biraz tecrübemizi yansıtmak isterim. Çıktık yola, şehir içinde limit belli değil ise maksimum 50 km/s hızla gitmek zorundayız. Eğer idare hız limitini artırdıysa, ise bunu mutlak yatay ve düşey işaretlerle belirtmek zorundadır. Buradaki elzem husus, hız limitini düşey işaretle birlikte şeride yazmaktır. Birde sorun, hız limitinin başladığı yerin belirtildiği, buna karşın  hız limitinin bittiği yerin belirtilmemesidir. Bu levha yönetmelikte bulunmasına karşın çok kullanılmamaktadır. Levha kirliliğini önlemek için şerit üzerine hız limitini şeride çizmenin daha doğru olduğu kanaatindeyim.            

Gelelim tuzak konusuna. Radarla hız kontrolü yapmak için hız etütleri yapmak yeterli değildir. Madem amaç kazayı azaltmak ve çarpışmadan sonraki hasar veya zararı azaltmak ise, doğru yere radar sistemini konumlandırmak gereklidir. Radar, kaza noktalarının yoğun olduğu mahallere koymak gerekir. Evveliyatında bölünmüş yol sayısı otoyollarla birlikte sayısı az iken,  kara noktalar ile şu anki kara noktalar arasında değişkenlikler mevcut iken radar uygulamalarını da son şekline göre yapmak gerekirken aksine davranmak, kazayı azaltmak yerine tamamen tuzak algısına sebebiyet vermektedir. Bir çalışma grubu oluşturulup tüm radar noktalarını (iç veya dış)yeniden planlama yapılması gereklidir. Eğer kaza noktalarının özelliklerine göre de çevirmeli, sabit veya seyir halinde yapmak gereklidir. Yüzüne yazılan cezalarda yani çevirme ekipli uygulamalarda yazılan ceza, sürücüden ceza puanı düşürdüğü için caydırıcılığı daha fazladır. Yine daha evvelki yazılarımda değindiğim gibi, kişinin gelirine uygun cezai işlemlerin yapılması da caydırıcılığı artıracağı kanaatindeyim. 

Yeni yapılacak radar uygulama yerlerinde, mutlak ani hız düşürmelerinden kaçınılmalıdır. Her yere yaya geçidi koyarak -özellikle şehirler arası yollarda-ani hız düşürmek tuzak algısını oluşturmaktadır. Birde çıkış eğimli yollardan iniş eğimli yollara geçildiğindeki mahalle konulan radar denetimi de öfkeyi artırmakta, tuzak algısını artırmaktadır. Mutlak suretle kaza nokta analizi yapılarak, mahallin gece veya gündüz oluşan göre denetim seçeneklerini kullanarak yapmak, bunu da yerel bazda yol kullanıcılarına anlatmak gerekirken, aksi davranışlar karşılık göremeyecektir.            

Sevgili okurlar, umarım serzenişlerinize tercüman olmuşumdur. İdare, öncelikli olarak bu hususu baştan bilimsel kaza analizlerine göre revize etmesinin gerektiğinin yanında, sürücülerinde duracağı mesafede hız kontrolünü yapması, mahal ve hava şartlarına göre sürüş yapması gerektiğinin de altının çizilmesi gerektiğini de düşünüyorum. Eylül ayında görüşmek üzer kalın sağlıcakla….

[email protected]