Geçtiğimiz günlerde, ülkemizin pek çok belediyesinde olduğu gibi Aliağa Belediyesi’nde de 2026 yılı bütçe görüşmeleri yapıldı. Gelir-gider denkliği sağlanarak hazırlanan bütçe, 5 milyar 577 milyon TL olarak tahmin edildi. Evet, dikkat edin… “Tahmin edilen” diyorum. Çünkü bu bir hedef, bir öngörü.
Aliağa, Ege’nin en güçlü ekonomik merkezlerinden biri. Ağır sanayisiyle, kimya tesisleriyle, söküm alanlarıyla, limanlarıyla Türkiye’nin üretim gücüne ciddi katkı sağlayan bir ilçe. Kısacası, Ege’nin sanayi kalbidir burası. Ancak, sanayisiyle ülke ekonomisine can verenlerdendir. Aliağa’nın belediyesi bu dev pastadan sandığınız kadar büyük bir pay almıyor.
Çoğu vatandaş şöyle düşünür: “Yahu bu kadar fabrika, bu kadar tesis var; vergi gelirlerinden Aliağa Belediyesi nasibini alıyordur herhalde…”
Yok be kardeşim! Keşke öyle olsaydı!
Eğer öyle olsaydı, bugün Aliağa değil Ege’nin, Türkiye’nin Paris’i olurdu.
Biraz açalım konuyu.
Toplanan vergilerin büyük kısmı merkezi idareye, yani devlete gidiyor. Bu paralar önce savunma, eğitim, sağlık, güvenlik gibi hizmetlere ayrılıyor. Kalan kısmın büyük bölümü Büyükşehir Belediyelerine aktarılıyor. Geriye ne kalıyorsa, o da 30 ilçe belediyesine nüfus ve yüzölümününe göre İller Bankası aracılığıyla dağıtılıyor.
Yani, Aliağa üretiyor ama Karşıyaka’dan, Menemen’den daha az pay alıyor.
Bir başka deyişle, Aliağa kazanan şehir ama kazandığından yeterince fayda göremeyen şehir
Ne kadar ironik değil mi?
Biz hep “Emekçinin alın teriyle yoğrulmuş şehir Aliağa” deriz. Doğrudur.
Şimdi gelelim işin başka bir boyutuna…
Büyükşehir Belediyesi Yasası’na göre, 7 metreden geniş yolların sorumluluğu Büyükşehir’e aittir.
Peki, Fevzipaşa Caddesi’ni kim temizliyor?
İstiklal Caddesi’ni kim pırıl pırıl tutuyor?
Atatürk Caddesi’ni kim süpürüyor, kim bakımını yapıyor?
Cevap belli
Şehrin altını kazarken alınan kazı bedellerini kim tahsil ediyor?
Büyükşehir Belediyesi.
Ama kazılan yolları kim düzeltiyor, kim asfaltlıyor, kim vatandaşı mağdur etmemek için sabahlara kadar çalışıyor?
Yine Cevap belli
Eskiden “Belediye işçisinin maaşı ödenmiyor” haberleri duyardık.
Ama son 10 yıldır Aliağa’da böyle bir şey duydunuz mu?
Hayır! Çünkü Aliağa Belediyesi kendi ayakları üzerinde duran, borcunu ödeyen, üretken bir yapıya kavuştu.
Bakın mesela Şakran
Halk yıllardır kanalizasyon bekliyor. Aslında Büyükşehir Belediyesi’nin yapması gereken bir hizmet bu. Ama yapılmadı. Ne yaptı Aliağa Belediyesi? “Biz yaparız” dedi. Kendi bütçesinden bu işe soyunmaya kalkınca Buyuksehir biz yapacağız dedi.Bakalım yapacaklar mı ?
Bu tablo size de düşündürücü gelmiyor mu?
Bütçe görüşmelerinde CHP’li bir meclis üyesi, “Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’ne ayrılan bütçe, temizlik hizmetlerinin iki katı” dedi.
Ama gerçek şu ki; A temizlik hizmetlerinin bir kısmı Büyükşehir’in sorumluluğunda
İstiklal Caddesi,Hükümet caddesi, Atatürk Caddesi ,Fevzi Paşa Cadesi vb caddeler gibi
Ama ben nedense Buyukşehir Belediyesi temizlik işlerinde çalışan bu emekçi arkadaşlarımı bu caddelerde göremiyorum.
Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü bütcesi temizlik işlerinde farklı olması herhalde bundandır
Neyse
Bir laf vardır: “Ekmeğini taştan çıkarmak.”
İşte Aliağa tam da bunu yapıyor.
Devletten beklemeden, Büyükşehir’in yapmadığını üstlenerek, kendi yağında kavruluyor.
Bir de son olarak şunu söyleyeyim;
Bizim oralarda toprak kolay kolay satılmaz.
Ancak hastalıkta, darlıkta, mecbur kalındığında satılır.
Aliağa da öyle bir şehir işte… Üretken, dirençli, inatçı ve gururlu.
O yüzden diyorum ki;
Aliağa ekmeğini taştan çıkaran, alnının teriyle büyüyen bir emek şehridir.
Ve ne olursa olsun, bu şehrin insanı da, belediyesi de o emeğin hakkını sonuna kadar veriyor.