ALİAĞA EMEK VE DEMOKRASİ PLATFORMU İŞÇİNİN ZEHİRLENDİĞİ OLAYLA İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI DÜZENLEDİ

Star Rafinerisi inşaatında çalışan ve Çayağzı Kampında kalan işçilerin  yedikleri yemekten zehirlenerek hastanelere kaldırılmasının ardından tepkiler sürüyor

ALİAĞA EMEK VE DEMOKRASİ PLATFORMU İŞÇİNİN ZEHİRLENDİĞİ OLAYLA İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI DÜZENLEDİ
Editör: Aliağa Medya
21 Temmuz 2018 - 23:12

Star Rafinerisi inşaatında çalışan ve Çayağzı Kampında kalan işçilerin  yedikleri yemekten zehirlenerek hastanelere kaldırılmasının ardından tepkiler sürüyor.


Rafineri inşaatında çalışan 3 bine yakın taşeron işçisinin yedikleri yemekten zehirlenerek hastanelere kaldırılmasının ardından Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu   bir  basın  açıklaması düzenledi.



Petrol-İş   sendikası Genel Mali Sekreteri ve  Genel Merkez Yöneticisi  Turgut Düşova ile  CHP İzmir Milletvekili Kani Beko'nun da katıldığı  Demokrasi meydanında ki basın  açıklamasını Genel - İş Aliağa Belediyesi İşyeri Baştemsilcisi Doğanşah Aydın okudu.


Basın açıklaması öncesinde konuşma yapan  Petrol-İş Aliağa Şube Başkanı Ahmet Oktay   kendileri daha  önceleri uyardıkları halde neden bu firmanın üzerine gidilmediğini söyleyen Oktay “İşçi ölümlerinin nedeni sermaye ve sermayenin uşaklarıdır, peki sonuç ne olacak ? Yarın birileri bulunacak daha sonra takipsizlik nedeniyle serbest kalacak, onlar işlerine-güçlerine bakmaya devam edecek, ama giden can bizim canımız olacak. Özelleştirmenin, taşeronlaştırmanın faturasını maalesef bizler ödüyoruz. Bu ülkeyi yönetenlerde seyrediyor bunu. Burada daha fazla, daha kalabalık olmamız lazım. 2 gün önce 18 temmuzda Aliağa'da bir rafineri yatırımının gerçekleşmesinde emeğini ortaya koyan canlarımız kendi işyerlerinde yedikleri yemekten zehirlenerek hastanelere götürüldüler. Aliağa Devlet hastanesi yeterli olmadı, Bergama'dan-İzmir'e kadar bütün hastanelere yetiştirmeye çalıştık.


Ajanslara göre 1.600 ile 3 bin arası işçi zehirlendi bu olayda. Son 6-7 ay içerisinde 4. vakadır bu. Soruyorum size bu yemeği imal eden firma kimdir ?. Neden bu firmanın üzerine gidilmedi ?. Eğer şu Aliağa'da gıda imal eden bir tane esnaf böyle bir olay yaşatsa o esnafın dükkanını kapatırlar. Biz uyardık, neden bu firmanın üzerine gidilmedi” diyen Oktay  hem Petrol-İş sendikası hem de Demokrasi Platformu olarak bu olayın sonuna kadar takipçisi olacaklarını belirtti.


Oktay'dan sonra Petrol-İş Sendikası Genel Merkez Yöneticisi Turgut Üçova yaptığı konuşmada ise tek kalınırsa, bir kalınırsa orada-burada hayatlarını kaybedeceklerini  birlik içerisinde olma zamanının geldiğini  yoksa  ellerindeki  haklarının bir bir alınarak sermayenin kar hırsı kendilerini yok edeceğini belirtti.


 Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili ve eski DİSK Genel Başkanı Kani Beko ise “"Arkadaşlarımız son derece ilkel koşullarda çalışıyorlar. Bilhassa AKP Hükümetinin iktidara geldiği günlerde kamu yönetimi adı altında çıkarılan yasa sonrası ne kadar, deneyimli, tecrübeli, birikimli işçi kardeşimiz varsa onlar işsizler ordusuna gönderildi ve daha sonra buraları maalesef taşeronlara teslim edildi. O günden bugüne bu iş sahalarında biz 22 bine yakın işçi kardeşimizi maalesef kaybettik. Bunları 3.019'uda çocuk. Bugün utanç verici bir tablo olarak Avrupa'da iş kazalarında, iş cinayetlerinde birinci dünyada ise 3. durumdayız. Star inşaatında çalışan arkadaşlarımızın da bir eksiği var, sevgili kardeşlerim, örgütlenin, sendikalı olun. Örgütlenin ki başınızdaki insanlara karşı nasıl bir mücadele vereceğinizi onlara öğretin. Eğer onların kafasına vuramazsanız siz ekmeğinizi onlara kaptırmış olursunuz. Eğer siz bunu yapamazsanız işte bu şekilde  zehirlenirsiniz. “ dedi


 Ayrıca  Kani Beko açıklamasında şu ifadelerine de yer verdi :  "Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun Cumhurbaşkanına bağlanmasıyla çalışma hayatına dönük saldırılar bir adım daha ilerlemiştir. AKP Hükümetlerinin demokrasi, hak, özgürlük, işçi, emekçi, liyakat ve kurumsal özerklik düşmanlığı yeni değildir. Ama herkesin görmesi gereken artık yeni bir aşamaya geçildiğidir. Gece yarıları çıkarılan KHK'lar yoluyla önce, Asgari Ücret Tespit Komisyonu, Cumhurbaşkanlığı teşkilat yapısı içindeki idari kurul, konsey ve komisyonlar arasına alınmıştır. Böylece yeni rejiminin, çalışma hayatını kurumsuzlaştırma iradesi ve keyfilik düzeni inşa çabası ilan edilmiş oldu. Milyonlarca işçiyi ilgilendiren, bir anlamıyla 'en büyük toplu sözleşme' olan asgari ücret tespiti, Cumhurbaşkanının ve damat beyin insafına bırakılmış oldu. İşçinin, emekçinin ve milyonlarca çalışan ailesinin haklarını böylelikle gasp edeceklerini ilan ettiler.” Şeklinde konuştu


  Konuşmaların ardında    Basına açıklaması okuyan platform sözcüsü Doğanşah Aydın , "Daha önce de defalarca kez zehirlenme vakaları yaşanmasına karşın şimdiye değin hiçbir araştırma ve soruşturma gerçekleştirilmemiş, tepki gösteren işçiler, gözaltına alınmakla tehdit edilmiş ve adeta bugün yaşananlara davetiye çıkarılmıştır. Şirketin, zehirlenme vakasının psikolojik olduğuna ilişkin açıklaması ise ne kadar rahat ve vurdumduymaz olduklarının bir göstergesidir" dedi. Şirketin yemek firması ile ihalesinin iptal ettiği yönündeki açıklamaya ise Aydın,  "Bu zevahiri kurtarmaktan başka bir anlama gelmemektir. Çünkü iş işten geçmiştir. dedi


GÖREVE DAVET ETTİ.


Yetkilileri göreve davet  ettiklerini söyleyen  Doğanşah Aydın "Başta Kaymakamlık olmak üzere, Belediye yetkilileri, sağlık müdürlüğü, savcılıklar ve emniyet güçleri suçluların cezasını bulması için gereken her türlü tedbiri bir an evvel almalıdır. Çalışma Bakanlığı'na müfettiş görevlendirmeli, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde araştırma komisyonu kurulmalı, 6331 sayılı iş sağlığı ve güvenliği kanunu eksiksiz bir şekilde uygulanmalıdır" diye konuşan Aydın, SOCAR A.Ş.'nin işçilerin çalışma ve barınma koşullarının iyileştirilmesi için gerekli tedbirleri alması gerektiğini ve sorumluluğu taşeron firmalara havale etmemesi gerektiğini ifade etti.


Binlerce işçinin kaldığı kamp yerlerinde sağlık ekiplerinin sürekli olarak denetim yapması gerektiğini vurgulayan Aydın son olarak, "Daha önce de dile getirdiğimiz üzere bu türden vakalara, iş kazalarına anında müdahale edebilecek üniteler kurulmalı, İzmir’e sevki gerektirmeyecek şekilde, tüm müdahale ve tedavi süreçlerinin Aliağa’da yapılabileceği ortam oluşturulmalıdır" şeklinde açıklamasını bitirdi.