CHP'li Bakan'dan 'Talat Paşa' çıkışı: Devlet adamı sorumluluğuyla hareket ettiği belgelerle sabittir
Geçtiğimiz günlerde mecliste DEM Partili Milletvekili George Aslan'ın meclis konuşmasında Talat Paşa'ya katil demesi üzerine gergin anlar yaşanmıştı. Konuya ilişkin bir açıklamada da CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan'dan geldi. Bakan konuya ilişkin, "Talat Paşa’nın devletin bekası adına hareket ettiği; savaşın olağanüstü koşulları altında alınan kararların, bugünün barış zamanı değerleriyle yargılanmasının anakronik olacağı unutulmamalıdır" ifadelerini kullandı.

Editör: Aliağa Medya
23 Haziran 2025 - 09:04
Geçtiğimiz günlerde meclis kürsüsünde konuşma yapan DEM Parti Mardin Milletvekili George Aslan, Talat Paşa için Ankara'da yapılan anıta ilişkin, "On binlerce Ermeni için bir anıt dikilmesi gerekirken onların ölüm emrini veren biri için anıt dikilmesini kabul etmiyoruz" dedi.
ŞAHSİ KİN DEĞİL DEVLETİN ÇIKARLARI
Bugün konuya ilişkin sosyal medya hesabı üzerinden paylaşımda bulunan CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, "Talat Paşa’nın devletin bekası adına hareket ettiği; savaşın olağanüstü koşulları altında alınan kararların, bugünün barış zamanı değerleriyle yargılanmasının anakronik olacağı unutulmamalıdır. Nitekim Talat Paşa’nın bireysel zenginleşme ya da şahsi kinle değil, devletin yüksek çıkarlarını esas alan bir devlet adamı sorumluluğuyla hareket ettiği belgelerle sabittir" ifadelerini kullandı.
"ERMENİ TEHCİRİ, TALAT PAŞA VE ATATÜRK'ÜN TUTUMU ÜZERİNE"
Murat Bakan'ın yaptığı açıklamanın tam hali şu şekilde:
1915 yılında Osmanlı Devleti tarafından alınan tehcir kararı, I. Dünya Savaşı koşullarında alınmış olağanüstü bir güvenlik tedbiridir. Bu karar, doğrudan doğruya savaş halinde bulunulan cephe hattında Ermeni silahlı çeteleriyle yaşanan kanlı isyanlar ve Rus ordusuyla iş birliği yapan unsurların faaliyetleri neticesinde doğmuştur. Devletin amacı, cephe gerisinde yaşanan isyanları bastırmak ve sivil Osmanlı halkının can güvenliğini sağlamaktır. Bu karar, belli bir etnik grubu topyekûn imha etmeye yönelik değil, bölgesel bir tehcir uygulamasıdır.
Talat Paşa, bu sürecin siyasi sorumlularından biri olarak sıkça hedef haline getirilmiştir. Ancak tarihsel bağlam göz önünde bulundurulduğunda, Talat Paşa’nın devletin bekası adına hareket ettiği; savaşın olağanüstü koşulları altında alınan kararların, bugünün barış zamanı değerleriyle yargılanmasının anakronik olacağı unutulmamalıdır. Nitekim Talat Paşa’nın bireysel zenginleşme ya da şahsi kinle değil, devletin yüksek çıkarlarını esas alan bir devlet adamı sorumluluğuyla hareket ettiği belgelerle sabittir.
Bununla birlikte, Mustafa Kemal Atatürk’ü Talat ve Enver Paşalarla aynı çizgiye yerleştirmek tarihsel olarak isabetsizdir. Atatürk, Osmanlı İttihatçı liderliğinden farklı bir vizyona ve devlet anlayışına sahipti. Milli Mücadele’yi başlatarak halk iradesine dayalı yeni bir rejim kurmuş; Batılı anlamda çağdaşlaşmayı, milli egemenliği ve barışı esas alan bir siyaset yürütmüştür.
"TARİHİNİ SAVUNURKEN AYNI ZAMANDA GELECEĞE BARIŞ İÇİNDE BAKAN BİR DİPLOMATİK ÜSLUBU BENİMSEMİŞTİR"
Nitekim Atatürk, İttihatçıların birçok uygulamasını ve kadrosunu tasfiye etmiş; yeni Türkiye Cumhuriyeti’ni bu kadrolardan farklı bir istikamette inşa etmiştir. 1930’lu yıllarda Ermeni tehciri tartışmaları uluslararası alanda gündeme geldiğinde, Atatürk bu meseleye devletin bekası perspektifinden yaklaşmış; Osmanlı dönemine ait bir savaş politikası olarak değerlendirmiştir. Onun liderliğinde Türkiye Cumhuriyeti, tarihini savunurken aynı zamanda geleceğe barış içinde bakan bir diplomatik üslubu benimsemiştir.
"MUSTAFA KEMAL'LE KARIŞTIRMAMAK GEREKİR"
Bu nedenle Ermeni Tehciri meselesine yaklaşırken hem Talat Paşa’nın tarihsel rolünü anlamak hem de onu Cumhuriyet’in kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk’le karıştırmamak gerekir.
Atatürk’ün çizgisi, geçmişin mirasını taşıyan fakat geleceği barış içinde kurmayı hedefleyen bir devlet aklını temsil etmektedir.
09:04